Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ başkanlığında gerçekleştirilen bugünkü duruşmada, Başsavcılığı temsilen Savcı Hasan Boşnak, Kişmir’i temsilen ise Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı ve Avukat Cemre İpçiler hazır bulundu.
– Esendağlı
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı, ilk olarak mahkemeye emare sundu ardından hitabına başladı.
Kişmir’in ülkede tanınan bir gazeteci ve Basın-Sen Başkanı olduğunu kaydeden Esendağlı, uzun yıllar muhalif nitelenecek tarzda yazılar yazdığını ve gazetecilik faaliyetini sürdürdüğünü dile getirdi.
Müvekkilinin dava konusu köşe yazısının içeriğine ve davaya konu olan kısımlara değinen Esendağlı, söz konusu köşe yazısı üzerine ceza davası dosyalandığını belirtti.
Davayla ilgili temel iddialara değinen Esendağlı, yazının tamamen KKTC’deki siyasilere yönelik eleştiriler içerdiğini, yazıda asker, ordu yada GKK’nın adının geçmediğini dile getirdi.
Bir gazetecinin 10 yıl hapislik öngören bir düşünce yazısı nedeniyle yargılandığını dile getieren Esendağlı, ithamnamede yer alan bazı maddelere değindi.
Esendağlı, Askeri Suç ve Cezalar Yasası’nda “öngörülebilirlik” ve “anlaşılabilirlik” kavramlarının soyut ve belirsiz olduğunu, yasada öngörülen 10 yıl hapis isteminin aşırı derecede yüksek olduğunu, yasanın düşünce ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ve ilgili suçun askeri suç olarak nitelendirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu savundu.
Türkiye Cumhuriyeti (TC) Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bazı kararlarına değinerek, atıfta bulunan Esendağlı, tüzel kişiliğin yasayla kurulabileceğini, manevi kişiliğin ise yasayla kurulamayacağını dile getirdi.
– İpçiler
Avukat Cemre İpçiler ise, hitabında ifade özgürlüğü konusunda AİHM’in bazı maddelerine ve kararlarına değinerek, atıfta bulundu.
LTB Halk Sağlığı Şubesi, Lefkoşa’daki su analizlerinin temiz çıktığını duyurdu
İçeriği Görüntüle
Askeri Suç ve Cezalar Yasası’ndaki bazı maddelerinin, KKTC Anayasası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “düşünce özgürlüğüne” aykırı olduğunu savunan İpçiler, Anayasa’nın bazı madeleri ile AİHM’in içtihatlarına da değindi.
Manevi şahsiyet kavramına değinen İpçiler, hitabında ifade özgürlüğü konusunda güncel bazı kararlara da atıfta bulundu.
İpçiler, Askeri Suç ve Cezalar Yasası’nın 26’ncı maddesinde yer alan “manevi şahsiyetin tahkir ve tezyifi” konusuna değindi.
İpçiler, yasadaki bazı maddelerin KKTC Anayasası’nda yer alan düşünce ve ifade özgürlüğünün yanı sıra basın özgürlüğüne de aykırı olduğunu ileri sürdü.
Anayasa Mahkemesi, savunma avukatlarının hitaplarının ardından davayı 4 Aralık Perşembe gününe erteledi.
Kaynak : Halkın Sesi










